
UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ SUÇUNDA CEZALANDIRMA KRİTERLERİ
UYUŞTURUCU
MADDE TİCARETİ SUÇUNDA CEZALANDIRMA KRİTERLERİ:
Bursa'da ceza hukuku alanında uzmanlaşmış ceza avukatı
arıyorsanız Bursa Hukuk Bürosuyla iletişime geçebilirsiniz. Bursa Hukuk Bürosu
ceza hukuku alanında uzmanlaşmış kadrosuyla size yardımcı olacaktır. Bursa
Hukuk bürosu kadrosunda beş avukat ve iki stajyer bulunmakta olup avukatlarımızdan
iki tanesi ceza hukuku alanında uzmanlaşmış ceza avukatlarıdır.
Türk Ceza Kanunu’nun 188. maddesi, uyuşturucu veya uyarıcı madde
ticareti suçunu düzenlemektedir. Bu suçun cezalandırılmasında, Yargıtay’ın
içtihatları belirli kriterler ışığında şekillenmiştir. Güncel Yargıtay
kararlarına göre dikkate alınan başlıca kriterler şunlardır:
1.
Uyuşturucu Maddenin Miktarı ve Türü:
• Miktar: Ele geçirilen uyuşturucu
maddenin miktarı, suçun “kullanmak için bulundurma” mı yoksa “ticaret” mi
olduğunun tespitinde kritik bir rol oynar. Kişisel kullanım sınırını aşan
miktarlar, ticaret amacıyla bulundurulduğu yönünde değerlendirilir. Örneğin,
Adli Tıp Kurumu’nun mütalaalarına göre, esrar kullananların her defasında 1-1,5
gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmiştir. Buna göre,
yıllık kullanım miktarının üzerinde uyuşturucu madde bulunduran kişinin, bu
maddeyi kullanma amacı dışında bulundurduğu kabul edilmektedir.
• Madde Türü: Farklı türde ve etkide
uyuşturucu maddelerin birlikte bulundurulması, ticaret amacıyla bulundurma
şüphesini artırır. Örneğin, eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren maddelerin
birlikte bulundurulması, ticaret amacıyla bulundurulduğuna işaret edebilir.
2.
Uyuşturucu Maddenin Bulunduruluş Şekli ve Yeri:
• Bulunduruluş Şekli: Uyuşturucu maddenin
çok sayıda ve özenle hazırlanmış küçük paketler halinde bulunması, ticaret
amacıyla bulundurulduğuna dair bir gösterge olarak kabul edilir. Ayrıca, hassas
terazi ve paketleme malzemelerinin bulunması da bu değerlendirmeyi destekler.
• Bulundurulduğu Yer: Uyuşturucu maddenin
kolayca ulaşılabilecek bir yerde (örneğin, evde veya işyerinde) bulunması,
kişisel kullanım amacıyla bulundurulduğuna işaret edebilir. Ancak, gizli
bölmelerde veya satışa uygun yerlerde saklanması, ticaret amacıyla
bulundurulduğunu gösterebilir.
3.
Failin Davranışları ve İlişkileri:
• Satış veya Temin Etme Girişimi: Failin,
uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etme yönünde bir
davranış sergilemesi, ticaret suçunun işlendiğine dair önemli bir kriterdir.
Örneğin, sanıktan uyuşturucu madde satın aldığını beyan eden tanık ifadeleri bu
kapsamda değerlendirilir.
• Örgütlü Suç İşleme: Suçun üç veya daha
fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi, cezanın artırılmasına yol açar.
Ancak, Yargıtay’a göre, faillerin “aynı yönde fiili birlikte
gerçekleştirmeleri” şartı aranır. Bu kriterin sağlanmadığı durumlarda, TCK’nın
188/5. maddesi uyarınca yapılan ceza artırımları bozma nedeni sayılmıştır.
4.
Failin Ekonomik ve Sosyal Durumu:
• Ekonomik Durum: Yargıtay, failin
ekonomik durumunu da dikkate alarak değerlendirme yapmaktadır. Örneğin,
ekonomik durumu iyi olan bir kişinin belli miktarda uyuşturucu madde
bulundurması, kullanma amacıyla kabul edilebilirken; asgari ücretle çalışan bir
kişinin kazancından çok fazla uyuşturucu madde bulundurması, ticaret amacıyla
bulundurduğu yönünde değerlendirilebilir.
Bu
kriterler, Yargıtay’ın uyuşturucu madde ticareti suçuna ilişkin kararlarında
dikkate aldığı temel unsurlardır. Her somut olayın kendi özellikleri
çerçevesinde bu kriterler değerlendirilerek hüküm verilmektedir.
Uyuşturucu
madde ticareti suçuna ilişkin Yargıtay kararları, suçun niteliği, failin
davranışları ve delillerin değerlendirilmesi açısından önemli kriterler
sunmaktadır. İşte bu konuda emsal teşkil eden bir Yargıtay kararları:
Yargıtay
Ceza Genel Kurulu, 18.09.2012 Tarihli Kararı(E.2012/10-1253, K.2012/1769):
“…Suç tarihinde yapılan istihbari çalışma sonucunda, usulüne
uygun olarak gerçekleştirilen aramalarda sanığın ev ve seralarında uyuşturucu
madde ele geçirilmiş ise de, tanık H.E.'nin sonradan değişen kolluktaki beyanı
ve istihbari bilgi dışında, sanığın uyuşturucu maddeyi sattığı yönünde başka
herhangi bir kanıtın bulunmaması, el konulan uyuşturucu madde miktarının
kişisel kullanım sınırları içinde olması, uyuşturucunun evde rahatlıkla
bulunabilecek bir yerde ele geçmesi, sanığın tüm aşamalarda istikrarlı olarak
uyuşturucu maddeyi satmak için değil, kullanmak için bulundurduğunu savunması
gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, sanığın uyuşturucu madde ticareti
suçunu işlediği kuşku boyutunda kalmakta ve sübuta ermemektedir.
Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri
olan yani ilkesi uyarınca,
sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen
bir kesinlikle ispat edilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu
kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise
gerçekleştirilme biçimi konusunda herhangi bir kuşku belirmesi halinde de
uygulanacağı gibi suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir.
Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddialar
sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti,
yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir
kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir
ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak
vermeyecek açıklıkta olmalıdır.
Bu nedenle, sanığın sübuta eren eyleminin kullanmak
için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, kesin bir
kanaat vermekten uzak kanıtlara dayanılarak, uyuşturucu madde ticareti suçundan
cezalandırılmasına karar verilmesi suretiyle, suç niteliğinin hatalı
belirlenmesi isabetsiz ve yasaya aykırıdır…”
Yargıtay
10. Ceza Dairesi, 12.04.2023 Tarihli Kararı (E. 2021/15681, K. 2023/3420):
Bu
kararda, sanıkların telefon görüşmeleri sonucunda uyuşturucu madde ticareti
şüphesi doğmuş ve bu şüphe üzerine önleme araması yapılmıştır. Ancak, Yargıtay,
suç şüphesi doğduktan sonra yapılan önleme aramasının hukuka aykırı olduğuna
hükmetmiştir. Dolayısıyla, bu arama sonucunda elde edilen delillerin yasak
delil niteliğinde olduğu ve hükme esas alınamayacağı belirtilmiştir.
Bu
karar, hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin, özellikle suç şüphesi
doğduktan sonra yapılan önleme aramalarının, yargılamada dikkate
alınamayacağını göstermektedir. Dolayısıyla, delillerin elde edilme yöntemi,
uyuşturucu madde ticareti suçlarında cezalandırma sürecinde kritik bir öneme
sahiptir.
Bu
tür Yargıtay kararları, uyuşturucu madde ticareti suçlarında delillerin nasıl
denetiminin nasıl yapılacağı konusunda yol gösterici niteliktedir.
Yargıtay
10. Ceza Dairesi, 30.03.2023 Tarihli Kararı (E. 2023/380, K. 2023/2851):
Bu
kararda, sanıkların üzerlerinde ve araçlarında yapılan aramalarda uyuşturucu
madde ele geçirilmiştir. Sanıkların savunmalarında, uyuşturucu maddeyi
kullanmak için bulundurduklarını beyan etmeleri üzerine, Yargıtay, ele
geçirilen maddenin miktarı ve diğer delilleri değerlendirerek, suçun “kullanmak
için uyuşturucu madde bulundurma” kapsamında olduğuna karar vermiştir.
Yargıtay
20. Ceza Dairesi, 08.07.2019 Tarihli Karar (E. 2016/355, K. 2019/4164):
Bu
kararda, sanığın üzerinde ele geçirilen uyuşturucu maddenin miktarı ve
bulunduruluş şekli dikkate alınarak, kullanım amacıyla bulundurulduğuna
hükmedilmiştir. Yargıtay, ele geçirilen maddenin kişisel kullanım sınırları
içinde olduğunu ve ticaret amacı taşımadığını belirterek, sanığın “kullanmak
için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan cezalandırılması gerektiğine karar
vermiştir.
Bu
kararlar, Yargıtay’ın uyuşturucu madde suçlarına ilişkin değerlendirmelerinde,
ele geçirilen maddenin miktarı, bulunduruluş şekli ve failin savunmalarının
dikkate alındığını göstermektedir. Her somut olayın kendi özellikleri
çerçevesinde bu kriterler değerlendirilerek hüküm verilmektedir.
Bu süreçle ilgili daha spesifik bir durumunuz
veya sorularınız varsa Bursa Hukuk Bürosu ceza avukatları olarak yardımcı
olmaktan memnuniyet duyarız.