
UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ SUÇUNDA TANIK BEYANI
UYUŞTURUCU
MADDE TİCARETİ SUÇUNDA TANIK BEYANI
Bursa'da ceza hukuku
alanında uzmanlaşmış ceza avukatı arıyorsanız Bursa Hukuk Bürosuyla iletişime
geçebilirsiniz. Bursa Hukuk Bürosu ceza hukuku alanında uzmanlaşmış kadrosuyla
size yardımcı olacaktır. Bursa Hukuk bürosu kadrosunda beş avukat ve iki
stajyer bulunmakta olup avukatlarımızdan iki tanesi ceza hukuku alanında
uzmanlaşmış ceza avukatlarıdır.
Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu Nedir?
Uyuşturucu madde ticareti suçu, 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188. Maddesinde düzenlenmiş olup uyuşturucu veya
uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç
edilmesi, ülke içinde satılması, satışa arz edilmesi, başkalarına verilmesi,
sevk edilmesi, nakledilmesi,
depolanması, satın alınması, kabul edilmesi ve bulundurulması fiilleriyle
işlenmektedir.
Uyuşturucu Ticareti Suçu Taksirle
İşlenir Mi?
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 188.
Madde hükümlerinde uyuşturucu ticareti suçunun taksirle işlenebileceğine dair
açık bir kanun hükmü bulunmadığından, uyuşturucu ticareti suçu sadece kasten
işlenmektedir.
Uyuşturucu Ticareti Suçunda Görevli ve
Yetkili Mahkeme Neresidir?
Uyuşturucu ticareti suçunda görevli ve
yetkili mahkeme, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesidir.
Uyuştucu Ticareti Suçunun Ayırt Edici
Özellikleri
Uyuşturucu ticareti suçunun,
uyuşturucu kullanma suçundan ayırt edilmesini sağlayan, Yargıtay’ın da kararlarından
anlaşılacağı üzere birtakım kriterler bulunmaktadır. Bu kriterler;
1-Yakalanan uyuşturucu madde miktarı
Sanığın şahsi uyuşturucu kullanım
sınırını aşacak miktarda uyuşturucu madde bulundurması, sanığa yöneltilen suç
şüphesini kuvvetlendirecektir.
2-Uyuşturucu maddenin bulundurulduğu
yer ve bulundurulma şekli
Sanığın uyuşturucu maddeyi kolay
erişilemeyen bir yerde ve küçük paketler halinde depolaması, hassas tartı
sahibi olması sanığın uyuşturucu ticareti suçunu işlediğinin göstergesi
olabilmektedir.
3-Uyuşturucu maddenin çeşidi
Sanığın farklı türlerde uyuşturucu
madde barındırması, uyuşturucu kullanmak yerine başka emelleri olduğunun bir
göstergesi olabilir.
4-Sanığın hareketleri
Sanığın elindeki uyuşturucu maddeyi
başkasına satma ya da devir veya tedarik etme hususunda herhangi bir
davranış içerisine girip girmediği dikkate alınır.
Yukarıda açıklanan kriterler sanığın
uyuşturucu ticareti suçunu işlediği konusunda sübuta ermek için yeterli
değildir, ancak dosya kapsamında yer alan tüm deliller birlikte değerlendirildiği
taktirde sanığın uyuşturucu ticareti suçunu işleyip işlemediği ispata
kavuşacaktır.
Tanık Beyanının Delil Olarak
Değerlendirilmesi
Türk Ceza Muhakemesi’nde tanık,
uyuşmazlık konusu olayı beş duyu organıyla algılayan ve Mahkeme huzurunda
bildiklerini beyan eden kişidir. Tanığın beyanı delil olarak
nitelendirilmektedir ancak her ne kadar delil niteliği yüksek olsa da
güvenilirliği tartışmaya açıktır. Tanık uyuşmazlık konusu olayı yanlış duymuş
ve görmüş olabilir, kendisi duyup görmediği halde başkalarından duyduklarıyla
yanlış beyanda bulunabilir. Tanık iyi hatırlamadığı şeyleri uydurma
potansiyeline sahiptir. Tanık, uyuşmazlık konusu olayın tarafı ile arasında bir
husumet olması sebebiyle bilerek yanlış beyanda bulunmuş olabilir. Bu
olasılıklar sebebiyle tanık beyanı, vicdani ispat sistemi benimsenen Türk Ceza
Muhakemesi’nde delil niteliği olan ancak tek başına hükme esas alınması sakınca
içeren bir delil olarak karşımıza çıkmaktadır.
UYUŞTURUCU TİCARETİ SUÇUNDA TANIK
BEYANI
Uyuşturucu ticareti suçunda
tanık/tanıkların beyanı, Mahkeme tarafından sanık hakkında mahkumiyet hükmü
kurulması için yeterli değildir, yukarıda yer alan açıklamalardan anlaşılacağı
üzere tanık beyanları tek başına hükme esas alınmaz. Nitekim Yargıtay’ın bu
konu hakkındaki tutumu da sadece tanık beyanı esas alınarak sanık hakkında
mahkumiyet hükmü kurulamayacağı, tanık beyanı delilinin mutlaka Hts kayıtları,
fiziki takip tutanakları, parmak izi, hassas terazi gibi sair delillerle
desteklenmesi gerektiği yönündedir. Ancak bu şekilde birbirini destekleyen
deliller olduğu sürece Mahkeme tarafından sanık hakkında mahkumiyet hükmü
verilebilir.
Sadece tanık beyanına dayanarak sanık
hakkında mahkumiyet hükmü verilememesinin istisnai halleri de bulunmaktadır. Uyuşturucu
ticareti suçunda, tanık beyanının sanığın üzerine atılı suç eylemini tüm
hususlarıyla aydınlatması ve beyanın şüphe barındırmaması gerekmektedir. Tanığın
daha önce verdiği beyanını mahkemede değiştirmesi tanığın beyanına olan güveni
azaltacaktır, bu sebeple mahkemede ifadesini değiştiren tanık, ifadesini
değiştirme sebeplerini açıklamalı, eski beyanı ile yeni beyanı arasında çelişki
olmamalıdır. Aksi halde şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince, sanığın üzerine
atılı olan suçu işlediğini gösteren başkaca delil bulunmadığı takdirde Mahkeme
tarafından sanığın beraatine karar verilmesi gerekmektedir.
YARGITAY KARARLARI
Yargıtay
Ceza Genel Kurulu E. 2017/345 K. 2018/304 T. 26/06/2018 Kararı
''Tanık
Özlem'in sonradan döndüğü soruşturma evresindeki soyut beyanı dışında,
sanığın atılı suçu işlediğine ilişkin savunmasının aksine, her türlü şüpheden
uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı kabul edilmelidir. Bu itibarla,
yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir. ''
Yargıtay Ceza
Genel Kurulu E. 2012/10-1335 K. 2013/423 T. 22.10.2013 Kararı
”Bir ihbar
üzerine yakalanan sanığın üzerinde taşıdığı poşetin içerisinde ele geçirilen
kenevir bitkisi dışında, uyuşturucu madde ticareti yaptığı yolunda teknik ya
da fiziki takip, tanık beyanı, iletişimin tespiti v.b gibi somut, yeterli, her
türlü şüpheden arınmış, kesin ve inandırıcı herhangi bir delil elde edilememesi,
uygulamada ilke olarak kabul edilen yıllık uyuşturucu madde kullanım miktarı
göz önünde bulundurulduğunda, adli raporda belirtilen 345,510 gramlık esrar
maddesinin yıllık şahsi kullanım sınırları içerisinde olması, sanığın
uyuşturucu maddeyi satmak için değil kullanmak amacıyla satın aldığı yönündeki
aksi kanıtlanamayan istikrarlı savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, uyuşturucu
madde ticareti suçunu işlediği şüphe boyutundan öteye geçememektedir.Bu
itibarla; sanığın sübuta eren eyleminin kullanmak amacıyla uyuşturucu madde
bulundurma suçunu oluşturduğu yönündeki Özel Daire bozma ilamında bir
isabetsizlik bulunmadığından, itirazın reddine karar verilmelidir”.
Yargıtay
Ceza Genel Kurulu E. 2017/378 K. 2018/618 T. 16.12.2018 Kararı
''Tanık
İbrahim'in kollukta, cüzdanında ele geçirilen uyuşturucu maddeyi sanıktan
aldığını ifade etmesine karşın mahkemede, suç konusu eroini tanımadığı
kişilerden satın aldığını söyleyip soruşturma evresindeki beyanından dönmesi,
tanık....'de suç konusu eroinin ele geçirilmesi sonrasında aynı gün açık kimlik
ve adres bilgileri tespit edilen sanığın yakalanarak üzerinde veya evinde
herhangi bir arama işlemi yapılmayıp tam dokuz gün sonra evinde görevlilerce
yapılan aramada, kolayca erişilebilir yerde ve bir parça hâlinde suç konusu
eroinin ele geçirilmesi, net 0,07 gram eroinin miktar itibarıyla kullanma
sınırları içinde kalması, sanığın üzerinde ve ikametgâhında yapılan aramada
başkaca bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ile uyuşturucu madde ticareti suçunu
işlediğini gösterir herhangi bir bulgunun elde edilmemiş olması, sanığın
aşamalarda, tanık....'i tanımadığını, adı geçene uyuşturucu madde satmadığını
ve evinde ele geçirilen eroini kullanmak için bulundurduğunu söyleyip atılı
suçlamayı kabul etmemesi birlikte değerlendirildiğinde; sanığın, tanık....'de
ele geçirilen eroini sattığına ilişkin adı geçenin sonradan döndüğü ve suç atma
niteliğinde kalabilecek olan soruşturma evresindeki soyut beyan ve teşhisi
dışında delil bulunmadığı, ayrıca evinde ele geçirilen suç konusu uyuşturucu
maddeyi satacağına, başkasına vereceğine veya kullanma dışında başka bir amaçla
bulundurduğuna ilişkin sanığın savunmasının aksine, her türlü şüpheden uzak,
kesin ve inandırıcı delil de bulunmadığı anlaşıldığından, sanığın sabit olan
eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu kabul
edilmelidir.''
Yargıtay 10. Ceza Dairesi E. 2021/12288 K. 2024/71 T. 08.01.2024 Kararı
‘’Kendilerinde
herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçmeyen sanıkların
savunmalarının aksine, tanık ...'nin soyut beyanı ve
teşhis tutanağı dışında atılı suçu işlediklerine dair kuşku
sınırlarını aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, atılı suçtan
beraatleri yerine yazılı şekilde mahkûmiyetlerine karar verilmesi hukuka aykırı
görülmüştür.’’
Yargıtay
20. Ceza Dairesi E. 2018/5228 K. 2020/301 T. 09.01.2020
‘’Kendisinde
herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçirilemeyen sanık
...’in savunmasının
aksine, uyuşturucu madde ticareti yapma suçu sabit
olan diğer sanık ...’de ve hakkında “kullanmak için uyuşturucu madde
bulundurma” suçundan ayrıca soruşturma yürütülen tanık ....’de ele
geçirilen uyuşturucu maddelerle ilgisi olduğuna ya da sanık ...’in
suçuna iştirak ettiğine ilişkin, soyut istihbari bilgi dışında kuşku
sınırlarını aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı, 20/09/2017 tarihli
“olay, tespit, yakalama, üst ve ev arama, muhafaza altına alma ve el koyma
tutanağında” tanık ....’e ait olduğu belirtilen ve tanığın aşamalardaki
beyanları ile örtüşmeyen sözlü beyanın, maddi delil olarak hükme esas
alınamayacağı da gözetilmeden, sanık ...’in atılı suçtan beraati yerine
mahkumiyetine karar verilmesi kanuna aykırı...’’
Bu süreçle ilgili daha spesifik bir durumunuz
veya sorularınız varsa Bursa Hukuk Bürosu ceza avukatları olarak yardımcı
olmaktan memnuniyet duyarız.